Seven ile Sevilen
“Bu Kainat kitabı sevenle sevilenin birlikte yazdıkları aşk kitabıdır, bunu da ancak aşıklar okuyabilir” demiş Muhiddin’i Arabi hazretleri…
Seven ile sevilenden kasıt, kul ile Allah’tır. Kul yeryüzüne öylesine, yesin içsin gezsin tozsun diye gönderilmemiştir. Herkes bu dünyaya görevli olarak belli bir kaderle gelmiştir. Her insanın yapması gereken işler, iletmesi gereken mesajlar vardır. Fakat kulun görevini bilebilmesi için, bakan iki gözüyle değil gören, üçüncü gözüyle yani Epifiz beziyle yani kalp gözüyle görmesi gerekmektedir.
Yeryüzüne gelip, henüz kendisine verilen görevin ne olduğunu bilemeden, nefsi emmare boyutunda ölen çok insan vardır. Bazılarının görevi, icra ettikleri ve topluma fayda sağladıkları gündelik işlerdir.
Bazı kulların görevi üretmektir. Bazı kulların görevi yönetmektir. Bazı kulların görevi tebliğdir. Bazı kulların görevi yazmak, bazı kulların görevi çizmek, bazı kulların görevi dua etmek, bazı kulların görevi siyaset, bazı kulların görevi ticaret, bazı kulların görevi sağlık, bazı kulların görevi tamir, bazı kulların görevi ise anne baba olarak yönetici yetiştirmektir.
Burada ölçü, insanlığa ve kainata faydadır. Bu yüzden insanların her birine başka başka görevler verilmiş ve insanlar birbirine muhtaç olarak yaratılmıştır. Hiçbir kul yoktur ki bu görevlerin tamamını tek başına üstlenebilsin. Herkes bir görev üzerine yaratılmış ve herkes birbirine muhtaç bırakılmıştır ki, herkes aczini bilsin ve birbirine sevgiyle hizmet etsin…
Önemli olan, kulun başını iki elinin arasına alıp, “Acaba benim yaratılmaktaki gayem nedir, görevim nedir. Ben bu dünyaya ve Allah’a karşı hangi görevle yaratıldım” sorusunu sorabilmesidir. Bu sorunun cevabı, genellikle “KABİLİYETİNİZDİR”
Hangi kabiliyet üzere yaratıldıysanız, göreviniz odur. Ama önce niyet etmek gerekir. Her ne iş yaparsanız yapın. Allah’ın yarattığı evrene, insana, hayvana, dinine ve onun rızasına hizmet için yapmaya niyet edin. Gerisi zaten gelişerek devam edecektir.
Niyetiniz bu yazdıklarım olmazsa, hedefiniz sadece kendinize ve ailenize hizmettir. Bu da dünyalığa hizmet olur ki, bu boşa yaşamaktır. Toprağın altındaki solucan. Üstünde gezen karınca. Gökte uçan kuş gübrenin içinde dolaşan böcek bile bir görevle yaratıldıysa, insanın öylesine yaratılmış olmasına imkan ve olanak yoktur.
Hadi şimdi oturun tefekkür edin. Ve hangi görev üzere yaratıldığınızı idrak etmeye çalışın. Bu sorunun cevabını bulamazsanız kalbinize sorun. Daha da bulamazsanız, siz henüz kendinizle hiç tanışmamışsınız demektir. Kendinizi hiç tanımıyorsunuz. Ve sizde saklı olan kabiliyetlerinizi henüz açığa çıkarmamışsınız demektir.
Allah’a hizmet için niyet edin. Görevinizi öğrenmek için dua edin. Ve kendinize “Ben kimim ve niçin yaratıldım sorusunu sorun. Bu saatten sonra yolculuğunuz başlayacaktır.
Ne demişti Muhiddin’i Arabi hazretleri; “Bu Kainat kitabı sevenle sevilenin birlikte yazdıkları aşk kitabıdır bunu da ancak aşıklar okuyabilir” demek ki neymiş her şeyi sevgiliden beklemek aptallıkmış. Sevgiye hizmet etmek gerekirmiş ki, yaşadığın yer, huzurla yaşadığın yuvan olsun.
Her zaman söylediğim gibi İslam sadece bir dinin adı değildir. Aynı zamanda kainattaki sistemin adıdır. Siz bu sisteme hizmet ettiğiniz müddetçe varsınız. Aksi halde, öldükten sonra sadece toprağa gübresiniz…
Şenay Tek