Sivrihisar ilkçağlardan beri doğu-batı yönünde uzanan kral yolu üzerinde olmakla transit ve bölgesel ticarette söz sahibi idi. Kanuni Devri (1520-1566) vakıf kayıtlarına göre Sivrihisar çarşısı bir meydan etrafında yerleşmişti. Çarşının merkezi Hacı Abdi Kervansarayı idi. Misafirlere hizmet verdiği gibi satış merkezi idi. Kervansaray yanında kapandan söz edilmiştir.
XV ve XVI. yy.’da da kentin ekonomisinin temelini ticaret teşkil eder. Küçükbaş hayvancılıktan dolayı bölgede dokuma atölyeleri vardı. Tiftikten mamul kumaşlar aranan mal durumunda idi. Bu atölyelerin Bezistan’da bulunduğu anlaşılıyor.
Çarşı, pazar ve kapanların güvenliğini sağlayan kimselere “Ases”, başlarına “Asesbaşı” denirdi. Asesbaşı bu hizmet karşılığında dükkan ve atölyelerden vergi toplardı. Kentteki dükkanlar iş kollarına göre aynı arastada bulunuyordu. Demirciler, Saraçlar, Yemeniciler, Kavaflar, Takyacılar, Sıvacılar, Bakkallar bir arastada idi. Bozahaneler, kuyumcular çarşısının ayrı bölümünde bulunuyordu, Bunlar teşkilatlı esnaflardır. Tahrir Defterde geçmeyen esnafların olması doğaldır.
Kentte mevcut çoğu dükkanlar, (han, hamam, kervansaray), kamu yararına vakıflara gelir olarak vakfedilmişti. Kentte bulunan Ahi zaviyelerinin çokluğu esnaf örgütünün çokluğunu gösterir. Kentin çarşısı Kervansaray, Kapan ve dükkanlardan oluşuyordu. Dükkanlar iş kollarına göre gruplaşmıştı. Demirciler, Şıracılar, Saraçlar, Kavaflar, Dericiler, Takyacılar, Bakkallar bir arada bulunuyordu. Bu iş kollarının kendi çarşısı içinde kaç dükkana sahip olduğu tespit edilememiştir. Aynı çarşıda ayrı bir birim olarak “Bezazistan” bulunuyordu. Bozahaneler ise çarşının ayrı bir bölümünde bulunuyordu.
Kapan hakkında açıklama için tıklayın >
Kentte bulunan vakıf dükkanların toplam sayısını tespit etmek mümkün olmaktadır. Osmanlı Devletinde, kent kültürü içinde, alışveriş merkezleri, kervansaray, han, hamam gibi yerler kamu yararına olan vakıflara gelir olmak üzere yaptırılıyordu. Bunlar vakıf tarafından kiraya veriliyordu. Sivrihisar’daki dükkanlar:
Dükkan
Bezzazistan kapısı önünde
Hoşkadem mescidi kapısına bitişik
Kapan ağzında, hatip için
Mescidin köşesinde cüz okunmak için
Kapana giden yol üstünde
Kervansaray ağzında
Kavaflar Çarşısında
Dericilerde
Haşan Fakih’e
Hoşkadem mescidine her gece mum yakmak için
Mescidin önünde 4 dükkan yeri
Meydan kurbinde
Takyacılar’da
Demirciler’de, müezzine
Faruk mescidi imamına
Faruk mescidi, kuran okuyucularına
Bakkallar’ da
Akdoğan mescidi imamına
Sivrihisar camii cüz okuyanları
Küçük Hamam Kurbunda
Demirciler
Şıracılar, caminin cerağ-ı yağı için
Ahi Rüstem zaviyesine
Ahi Ali zaviyesine
Tatar mescidi
Tatar mescid imamı
Tatar mescidi Hatibi
Hazinedar mescidi
Hacı Bahşayiş vakfı (Haznedar mescidine)
Akdoğan mescidi ve Gecek’te cami için
Bezzazistanda dükkan
Toplam 144
Dükkanlarda kiracı olanların bağlı oldukları vakıflara ödediği aylık kiralar dükkanların yerine göre 3 akçeden 40 akçeye kadar değişiyordu. Zaim geliri içinde “İhtisap” vergisinin bulunması ve bu verginin bir kısmının asesbaşıya ayrılması Sivrihisar pazarının kapasitesinin oldukça büyük olduğunu ifade etmektedir.
Pazar’da nahiye dahilinde üretilen tahıl, bakliyat ve ürünlerinin yanı sıra hayvancılık ürünleri de pazarlanıyordu. Çarşı esnafı arasında da pazarda malını satışa sunanlar bulunuyordu. Her yerde olduğu gibi pazar, ekonomik yaşamın en canlı yeri sayılıyordu.
Çarşıdaki meslek gruplarına gelince, bunlar Demirciler, Şıracılar, Saraçlar, Kavaflar, Dericiler, Takyacılar ve Bakkallardı. Sivrihisar da bulunan ahi zaviyeleri kentte esnaf örgütünün ne kadar güçlü olduğunu açıklamaya yeterlidir. Sivrihisar çarşısında Bezzazistan’dan söz edildiği halde esnaf arasında dokumacı bulunmamaktadır. Bu dükkanların bir kısmı küçük atölye olduğu gibi her halde çoğuda kumaş saülan mağaza idi. Dokumacılığın yan kolları ile ilgili meslekler de meslek listesinde bulunmamaktadır.
Demirciler, alet imal ettiği gibi bu konuda onarımlar da yapıyorlardı. Dericiler, Kavaflar, Saraçlar ise günün koşullarında en geçerli meslek sahibi kimselerdi. Her türlü ulaşımın hayvanla yapılması, onların koşum takımları ve günlük hayatta kullanılan deri eşya bu meslek sahiplerinin gelirini arttırıyordu. Şıracılar, Bakkallar ise gıda maddeleri alış verişi ile ilgileniyorlardı. Şıracılık, nahiyede yaygın olan bağcılığa bağlı olarak gelişiyordu. Defterlerde şarapla ilgili vergi bulunmadığı halde nahiyede mutlaka şaraphaneler bulunuyordu. Sivrihisar’da kalabalık bir gayri müslüm mahallesi bulunması da üretimin olduğunu açıklamağa yeterlidir.
Sivrihisar’da tahrir defterlerinde adı geçmeyen başka mesleklerin de olduğu kuşkusuzdur. Fakat bunlar örgütlenemeyecek kadar az sayıda idi.
* * *
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA SİVRİHİSAR ÇARŞISI: Ulucami önünde, merkezinde şadırvan bulunan meydan etrafında, eski Eskişehir yolu boyunca Aziz Mahmud Hüdai Camii (Yeni Cami) ve Hoşkadem önündeki meydana giden yol üzerinde yerleşmişlerdi. Şadırvan etrafında Ulucami arkasında terziler, manifaturacılar, helvacı ve şekerciler; Bedestende ve Kılıç Mescid etrafında terziler; aşağısında hırdavatçılar, tenekeciler, yağcılar (Haşhaş ve susam yağı imal edenler); Çukurhan civarında kunduracılar, baharatçılar, Yemeniciler arastası saraçlar, devamında Demirciler arastasında demirciler, dülgerler, marangozlar, arabacılar (araba yapımcıları), semerciler, keçeciler, hallaçlar, bakırcılar, kalaycılar; hanlarda nalbantlar; Seydi Nuriye Bacı Hamamı yanından geçen sel deresinin, sağ tarafında tabaklar bulunmakta idi. Dereye paralel bir sokak üzerinde 35 adet dükkan, kahvehane ve bina vardı.
1945 senesinde ilçede kaymakam Cemal Tarlan tarafından hazırlanan tanıtım yazısına göre 15 demirci, 7 saraç, 25 yemenici, 20 tabak, 20 dülger (marangoz) 20 kalaycı ve sobacı, 25 kunduracı, 25 terzi, 5 nalbant, 4 tenekeci, 10 keçeci, 10 arabacı esnafı bulunuyordu. Bu gün ise o yıllardaki mesleklerden olup hayatiyetini devam ettiren 1 demirci, 2 yemenici, 2 kalaycı, 5 terzi, 1 arabacı esnafı bulunmaktadır. Merkezde halıcılık ve kuyumculuk kalmamıştır.
İlçe halkının geçim kaynaklan arasında, küçük el sanatları ve bunlara dayalı ticaret, özellikle küçükbaş hayvancılığını ve çiftçiliği zikretmek lazımdır. Yenice mahallesi, genellikle çiftçi ve davarcı mahallesi idi. Bu mahalle sakinleri ve diğer mahallerde oturan bazı şahıslar, yazın Söğütönü, Satrangız, Yeniköy, Kertek, Ekmekçi pınarı (Kertek üzeri), Söğütlü, Yavşan, Tekören, Muttalıp, Acı, Hisar ardı gibi yaylalara, hatta (Kepen, Kınık, Kertek, Böğürtlen, Mandıra) gibi yakın köylerdeki evlerine yaylaya giderler. Hayvanlarından süt, yoğurt, peynir, tereyağı gibi ürünlerini alırlar. Pekmezini yapar, tarlalarından mahsulünü kaldırıp ilçeye dönerlerdi. Daha eski tarihlerde Sarıköy, Yayla Köyü, İlören gibi köylere üzüm almak için yaylak olarak gidildiği anlaşılıyor. Hatta Yunus Emre’nin bir yayla gidişinde Sarıköy’de vefatı muhtemeldir. Yörelerin kendine has mahsulatı vardır. Koçaş’ın mor patlıcanı, Böğürtlen’in mısır, salatalık ve havucu, Kepen’in lahanası, Koltan’ın soğanı, Okçu’nun fasulyesi, Dinek-Tekören-Kadıncık’ın üzümleri meşhurdur.
Çok çalışkan ve tutumlu ev hanımları, kış için lüzumlu yiyecekleri, peynir, yağ, pekmez mamulleri, yıkadıkları buğdayları serip kurutarak yaptıkları un ve unlu mamuller; makarna, erişte, tutmaç, bulgur, yarma, dene göce, düğü v.s.’yi kendileri hazırlardı. Evlerinde yünleri eğirip yine çorap, kazak, fanila gibi imalatla aile bütçelerine büyük katkılarda bulunurlardı.
Bugün yün çorap imali, gelişen şartlar karşısında durmuştur. Çünkü pazarı kalmamıştır. Eski el sanatı halı ve kilim dokumacılığını teşvik için, 1960’lı yıllarda yapmış olduğumuz teşebbüs, halıya Bünyan halısı cinsinden başlandığından, acemi insanlar için cazibe kaynağı olamamıştı.
1958 yılında Askerlik Şubesi’nden, şimdi ki garaj yerine kadar uzanan ve hatta, Nasreddin Hoca’nın iki oğlunun ve Şeyh Abdülvehhab Gazi’nin kabirlerinin de bulunduğu mezarlık, Belediyece kaldırılmaya başlanmış ve buraya yapılan sanayi dükkanlarına, yukarıda saydığımız demirci, arabacı, tenekeci, oto tamircisi, ziraat aletleri yapım ve tamircileri, oto ve traktör parçaları satıcıları işyerlerini naklettiler.
1997 yılında Sivrihisar’da konfeksiyon atölyeleri açıldı ise de bugün çalışmıyor. Buradaki esnaflar, Ankara yolu üzerindeki yeni sanayi sitesine dükkan ve atölyelerini taşımaya Belediye tarafından mecbur edildiler.
1997 yılında da Eskişehir yolu üzerinde Organize Sanayi Sitesi alanı belirlenip, Sanayi Bakanlığı’ndan onayı çıktı. Yıllardan sonra köylüler yoğun şekilde şehirlere göç ettiler. Tüm Türkiye’de mevcut ekonomik olayların ve sosyo politik etkenlerin, bunda amil olduğu açıktır. Esasen hayvanlı ziraatten, makinalı ziraata geçiş, köylerde atıl iş gücünün birikimine sebep oldu. Bölgede okullarda yetişen kişiler öğrenim durumlarına uygun iş bulmak için, şehirlere göç etmeye mecbur kaldılar. Bu göçler sebebi ile bugün insan yaşamayan boşaltılmış köylerimiz mevcuttur. (Babullu) Alanyuna, Kızılcamese, Tekören, Söğütönü gibi.
Köylerde buğday, arpa, yulaf, son yıllarda nohut, bazı köylerde fasulye, sulu tarıma elverişli köylerde de şeker pancarı, Biçer ve İlören de çeltik ekilir. Köylerde meyve ağacı yetiştirilir, bağcılık yapılır.
Orhan Keskin, Bütün Yönleriyle Sivrihisar
Dr.Halime Doğru, 15. ve 16. Yüzyıllarda Sivrihisar Nahiyesi